top of page

Orhan Seyfi Arı

This page is dedicated to a man who though not a Lurucinali spent 6 years between 1953-1959 as a teacher in Lurucina. His talents were not just in teaching but as a poet. All the poems on this page were written by Orhan Seyfi Arı (except the tributes). His photos with Lurucinalı people include the time he was in the UK. Proof that his relationship with our village folk went much deeper than just the 6 years as a teacher in Lurucina.They are rare images, probably not seen by many Lurucinalı's. A depth of gratitude to his son Eren for contacting the creator of this site Ismail Veli in order to share the information on his family connection, and contribution to our village's secondary school education (orta okul). Eren himself attended junior school in Lurucina during his father's stay in our village. While his brother Erdin was actually born in Lurucina in 1955.

He seemed so fascinated by the research and contents of this site into our family and village history, that it encouraged him to add his own contribution. And for that our village must be honoured for the part Orhan Arı played in the education of our village. I'm humbly honoured to have been offered to pass on Orhan Seyfi Arı's poems.

I feel absolutely certain that fellow villagers who had the good fortune to be tutored by this exceptional man will be delighted at the opportunity of remembering their teacher.

Clearly one does not need to have family connections in order to feel a deep feeling of love for a place that played an important part of Eren's life. As for his father I will let his poems/Siirs and own words do the talking.

Ismail Veli 'Kirlapo'.

****************************************************************************************

ORHAN SEYFİ ARI'S OWN ACCOUNT OF HIS ASSIGNMENT TO LURUCİNA IN 1953

Ali Nesim “Batmayan Eğitim Güneşlerimiz” isimli eserinde Akıncılar Ortaokulu’nda uzun yıllar görev yapan Orhan Seyfi Arı’nın anılarını öyle anlattı:

“1953’te Luricina’ya bir yıl önce açılan ortaokula gönderildim. 1959’a kadar orada kaldım. ilk gittiğimde okulda 30 ogrenci vardı. Ayrıldığımda ise 60–70 öğrenci olmuştu. Köyün Muhtarı Ali Rauf Efendi okulun sürdürülmesi ve kalkınması için çalıştı. Luricina’da o zaman iki bin nüfus vardı. Ancak çocuklarını okula yollamazlardı. Kapı kapı, tarla tarla dolaşıp öğrenci toplardım. Hatta iki üç yıl önce ilkokulu bitirenleri. Fakir çok olduğu için duhuliyeyi ödeyemezlerdi. Bir yardım sandığı kurdum ve okulu sürdürdüm. Akıllı çocuklar vardı. Son ayrıldığımda üç öğretmenlerden ikisi köyden yetişmişti. ilkokula giden çocuklar Türkce bilirdi. Yaşlılar Rumca konuşmaya devam ederdi. Zaman geldi ki Rumca bilen kalmadı.”

"1953 Baf depreminden dolayı çoluk çocuk hep darda olduğumuz için durum perişandı. Ailemi çadır altında bırakıp Akıncılar’da işe başladım. Yaşamaya alışkın olduğum yerlerden çok farklı bir yerdi burası. Bir an ben, suyu, elektriği olmayan, yollar berbat, ağaçtan, çiçekten yoksun bu köyden ailemle nasıl yaşarım diye düşünürken ideal öğretmen Moreket’in 13 yıl önce bana söylediklerini hatırladım. Böylece oraya gitmemek için yaptığım isyandan mahcup oldum ve büyük bir zevkle çalışmaya koyuldum.

O zaman okuması yazması cok az olan Akıncılar köyünün temiz Anadolu köylüsuünden farksız olduğunu gördüm. Akıncılar köylüsü. medeni diye bilinen yerlerdeki pek çok ınsanın sahip olmadığı güzel hasletlere sahipti. Bu yüzden de çalışmaya güç buldum. Akıncılar köyünde de mesleğimin en tatlı anlarını yaşadım. çok çalıştığıma ve faydalı olduğuma inanıyorum. Köyden ayrıldıktan 30 yıl sonra dahi ben köyden ayrıldıktan sonra doğanların bile beni tanımaları ve benden bahsetmeleri bunun bir kanıtı olsa gerek. Savaş zamanında vatanı korumak elbette ki şarttır. Fakat barış zamanında vatanı korumanın tek silah okumaktır. Böylelikle Moreket gibi daha soz edilmeyen kaç mucahidimiz var kim bilir. Kıbrıs toplumu elli yıl içerisinde sıfırdan bu mutlu yıllara ulaşmışsa elbet bu isimsiz mücahitler sayesinde olmuştur. Yaşayanlara hürmetler, göçenlere rahmet olsun.”

****************************************************************************************

Hasan Yücelen’s tribute to Orhan Seyfi Arı.

Hasan Yücelen in ['The 100 Years of Struggle for Existence of the Turks of Lourijina/Akıncılar -A Documentation of Heroism']

Akıncılar (Luricina) Türkleri'nin Yüzyıllık Varoluş Mücadelesi -Bir Kahramanalk Belgesi (*)

Mr. Orhan's such services (to Lourijina)...

(inscribed) With debt of gratitude for services & in remembrance of Orhan Ari, the educational sun that has never set on Akıncılar.

****************************************************************************************

Oğuz Metiner’s tribute to Orhan Seyfi Arı-in Birlik, 29 January 1993

On the teacher of teachers Arı, his teaching, in verse 'Bir Yıldız Kaydı' [in Turkish]

A Star's Passed Away

Passed away from amongst us a star-true,

In the last days of nineteen-ninety-two,

Inspiring all around his deeds of illumination,

Speedily as he moved on to his destination;

And to our senses having he brought us,

We, quietly, buried him in our hearts.

Well known and versed, none other was he

Than the pilgrim, The Teacher: Orhan Ari

His concern -so sincere!

Greatly respected everywhere!

Years spent to illuminate!

More: hearts, his sultanate!

With his pupils was spent half his lifetime at schools

And at places of worship the other with the faithfuls,

As built his honesty a throne, in every heart, that rules!

Revealed was his departure-shortly for the here-after

For, late-before, he had told his friends-closer

It was time he would meet his maker.

It did not take long.. he attained his ultimate desire;

And, having left his worldly possessions to his near and dear,

He settled on the throne of omniscience in the world after here .

Lie in radiance, in paradise you rest!

The exalted prophet himself to intercede for you -the best!

Rejoice his grand soul, with God's best graces blest!

******************************************************************************************

Türkiye’de

Dünyada hiçbirşey almadı gözlerinin rengini

Arılar da vermedi dudaklarının tadını

Billahi görmedim cihanda bir dengini

Eşsiz güzel diye vermişler adını

*******************************************************************************************

Nar çiçeği

Nar çiçeği, nar çiçeği

Parlıyorsun ağacında

Gökten inen yıldız gibi

Ve gülümsüyorsun dalında

aşka yeni göz açan kız gibi

****************************************************************************************

İmam

Aşkın gururu var

Hayalse bazan utanmaz

Bunlara kapılanlar

Asla uslanmaz

********************************************************************************************

Hemcinsimiz

Ne o güne doğdu, ne bu ay battı

Koruyucu melekler bile hep uykuya yattı

Sınırı aştı cinler, güne sahip çıkıyor

İnsanoğlu inim inim inler, nesi varsa cinler yıkıyor

Hani bizim olacaktı aşk günler

Kusur mu idi hep dünler

Dünyayı cehennem etmek mi hüner

Nerde beklediğimiz gelecekler

çin seddini aşsa da günahımız

Sana ulaşmasa da ahımız

Aklımız ermese de adaletine

Ne olur Allahım, bari cezamızı hemcinsimiz vermese

********************************************************************************************

Bil Dünya

Delisini sevsen, velisi razı değil

Velisini sevsen, delisi razı değil

ikisine de yüz versen, gönül razı değil

Dünya, dünya, kararın yok dünya

Seni seveni seversin

Seni sevmeyeni ezersin

Sonra her ikisini alıp gidersin

Kimseye bir karın yok dünya

Seni iyi bilene

Seni bırakıp gidene

Ve benim gibi sana şut çekene

Bir zararın yok dünya

********************************************************************************************

İNGİLTERE'DEN

Sorma karıcığım bu günlerde

Vaktim nasıl geçtı ve nerede

Adım adım

Çarşıyı taradım

Ve sana hep küpe bilezik aradım

Vitrinlerde

O kadar güzeldi ki ziynet eşyası

İnan ki hayatımın yoldaşı

Hepsini alamazdım diye sana

Akmak istiyordu gözümün yaşı

Giymişin en cici elbiseni

Ve seni

Mücevherin bezenmiş gördüm

Bir melek gibi gökten inmiş gördüm

Dudakların sevdiğim dudaklar

Ve yanakların al aldı

Fakat çok sürmedi

içim ürperdi

cünkü bu anızın beliren bir hayaldi

Az olsa da mücevherin

Sen sevindin

Ve mes’uttum bır an için

Gam yeme güzelim bir yalan için

Olsun güzelim

öyle de olmazmı

çok yere

Yok yere

Hayal becersin

*********************************************************************************************

CANIM KADRİYE HANIM

Buğday tarlasında lale nasıl seçilirse

Yahut sevdiğini herkes nasıl uzaktan bilirse

Ben de seni sokakta öyle tanırım

Canım Kadriye hanım

Canım Kadriye hanım, ihmal etme beni

Ezilir canım bir gün bile görmesem seni

Muhabbetli olmaya muhabbetliyiz

Amma yine de iyi niyetliyiz

Konuşurken düsünmeyiz kadınlığı erkekliği

Bizi buluşturan, bizi konuşturan, sade bir kader benzerli

Bilmem ki sen ne lezzet bulursun ben gibi bir divanenin sözlerinde

Lakin senin her gün baktığın aynanın aksini görürüm gözlerinde

*********************************************************************************************

AVUSTRALYADA

Dünyalar Yeter mi?

Bir gün Güne sönse de

Evren hep buza dönse de

Senin ateşin bana yeter

Bir gün tabiat solsa da

Yerler ve gökler renksiz kalsa da

Gözlerinin rengi bana yeter

Güller çiçekler olup gitse

Güzel kokular hep bitse

Teninin kokusu bana yeter

Ylne yağmuru olmasa ki bahar tüttermi?

Gün parlamasa Allah’ın gecesi biter mi?

Senin aşkın olmasa bana bir nefes için dünyalar yetermi?

*********************************************************************************************

KIBRISTA

çok Bile Hayalin Bana

Senin o nazlı güler yüzün

Senin o ipek tenin

Bana çok bile gelir

Güzel hayalin senin

Ben artık gidiyorum

Dönülmeyen bir yola

Sen mes’ut ol sevgilim

Düsşünme halim n’ola

*********************************************************************************************

DEDİKODU

Büyüklerde sakız, küçüklerde çiklet

Mahallede dolaşan dümensiz bir bisiklet

Dedikodu!

Hayır! Ne sakız, ne ekmek

Ne de su.. doğrusu, insan eti cinemek

Dedikodu!

Dedikodu, dedikodu

Bizi ne hale kodu

Dedikodu!

O solan bir çiçek, ben ölen bir gerçek

Günahımızı çekecek

Dedikodu!

Dedikodu, dedikodu sen hain bir elsin

En azından iki kişiyi öldüren bir katile bedelsin

Dedikodu!

Allahsız nine, sen de bil şunu

Yerden yere atlayan, iki defa patlayan, dum-dum kurşunu

Dedikodu!

*********************************************************************************************

TOPLUM

Sen, ben, yokuz biz varız, biz

Toplumca biçilir değerimiz

Biz toplumun çocuklar-hepimiz

Toplum bizim eserimiz

Bizler birer canlı tohum

Bizleri besleyen toprak toplum

Ne hatır bilir ne hil’e bilir

Ne ekikilirse o biçilir

Toplumda varsa biz de alırız

Toplumda yoksa yoksun kalırız

Bizi yoğuran toplumun eli

öyleyse toplumu iyi beslemeli

Her oluşun bir nedeni var

Nedenlerin var edeni, yok edeni var

Olumlu nedenlerle yeşerip olur budaklar

Toprakla kucaklaşan tohumlar

Olumsuz nedenler olumsuz sonuçlar verir

öyle giden toplumlar bir gün elbet erir

Olumlu sonuçlar olumlu nedenlerdendir

Basarlar doğru yolda gidenlerdedir

Toplumdaki bireylerin dirliği

En azından ister iman birliği

*********************************************************************************************

YANIYORUZ

Sen kırık bir bardak

Ben yosun tutmuş bir desti

Uzanan temiz ellerden

Tanrı kısmetimizi kesti

Bizimle top oynadı mahalle çocukları

Bizi islattı ihtiyarlar

Dönüp bize bakmadı

Dünyadaki bunca bahtiyarlar

Bu Dünya mıdır, ahret midir?

Acaba nerde yanıyoruz?

Galiba biz öldük de, sevgilim

Dünyada yaşıyor sanıyoruz

En azından ister iman birliği

*********************************************************************************************

YOKSA..?

Baktım, belli ki sen bir meleksin

Hatta melekler içinde teksin

Adi eller alemimizi devirdi

Cennetimizi cehenneme çevirdi

Sen bir havan, ben içinde ezilen bir badem miyim?..

Yoksa.. sen Havva, ben de Adem miyim..?

*********************************************************************************************

HAYAT

Gelmişiz, ya sülükten, demişsin,

Ya da maymundan.

Allah aşkına, ne çıkar bundan?!

Sen şimdi insan değil misin!?

Hayat oyun değil, bu belli;

Hayal, kuruntu, kuru teselli.

Akıl, vicdan, Allah’ın vergisi;

Bunları, kullanmak en iyisi.

*********************************************************************************************

DÜNYADA

Herkes tutturmuş bir dava

Kimisi paralı, kimisi bedava

Hepsinin alacağı havadır, hava!

*********************************************************************************************

DÜNYA

Dün güzel, bugün çirkin

Dün sevgi, bu gün kin

Dünya, Dünya

Sen da gördün ya

Nasıl yok kararın

Dün sevilen, bu gün ezilir

Dün ezilen, bu gün dirilir

Dünya, Dünya

Sen da Gördün ya

Nasıl yok kararın

Derde dert ekledik

Yine ekleriz

çok bekledik

Yine bekleriz

Dünya dünya

gerçi yok kararın

Amma sen var oldukça

her gün var bir umutlu yarın

*********************************************************************************************

BU DÜNYA

Ne sen, insanlık, bir sokak kadını

Ne de ben, ferdleri, bir insan katiliyim

Sen dünyanın yürüyen ayağı

Ben ise iş gören eliyim

Süzülüp gitti rahmet yağmurları

Sokaklarda birikmiş çamurlar kalıyor

Gözlerine serap düsmüş insanları

Su yerine çamurları yalıyor

Bizim değil kirli caddeler, günahkâr şehirler

Dünyadır çizen kaderimizi birer birer

Yıllardır beslenmeyen ruhlarımız duruyor aç

Ne versin Dünya bize, o, bizden fazla muhtaç

Ne sen bir sokak kadını

Ne de ben bir insan katiliyim

Sen garip ettiğini arayan bir zavallı

Ben de senin seyrine dalmış bir deliyi

The photos on this page have kindly been shared by Eren Ari

bottom of page